Sağlık
Cinsellikle ilgili doğru bilinen yanlışlar!

<p>Tüm toplumlarda olduğu gibi toplumumuzda da, çocuklar, kız ya da erkek oluşlarına göre ayrı biçimlerde yetiştirilmeleriyle başlayan büyüme sürecinde, cinsellik de dahil, bir kadının ve bir erkeğin neleri yapması neleri yapmaması gerektiğine dair kültürel değerleri, kuralları öğrenmiş olurlar. Ancak ne yazık ki öğrenilen ve benimsenen bu kurallardan pek çoğu yanlıştır.

Öğrenilen ve benimsenen bu yanlış kurallar, erkeğin ya da kadının cinselliğe, cinsel ilişkiye karşı olumsuz bir bakış açısı ve tutum geliştirmesine, hatta çoğu zaman herhangi bir cinsel işlev bozukluğunun ortaya çıkmasına ve devamlılığına sebep olmaktadırlar.

Cinsellik ve cinsel ilişki ile ilgili doğru bilinen yanlışlardan bazıları şunlardır:


  • Sevişmek Cinsel Birleşme Demektir.

Hayır. Cinsel birleşme, sevişmenin, eşlerin / partnerlerin karşılıklı keyif almalarını sağlayan yönlerinden biridir.  Keyif almanın tek yolu değildir. Bu yanlış inanış, sevişmenin birleşme dışındaki, karşılıklı keyif alınabilecek diğer yönlerinin ihmal edilmesine ve cinsel ilişkide yakınlık, sıcaklık gibi duygusal yönlere daha çok gereksinim duyan kadını hayal kırıklığına uğratıp, onun cinsel ilişkiye katılımını ve zevk almasını ketleyebilmektedir.

  • Kadınların Cinsel İsteği Azdır.

Hayır. Cinsel istek sıklığı, kişinin kadın ya da erkek oluşuna göre değil; kadın ya da erkek olsun, kişilere, çiftlere / partnerlere ve onların yaşamlarının devrelerine göre değişkenlik gösterebilen ve dar bir sınır içinde normali olmayan bir durumdur. Oysa bu yanlış inanış ile büyütülen bir kadın, kendi cinselliğinden utanmakta ve cinsel ilişki sırasında kendini ketlemektedir.

  • Cinsel İlişki İsteğini Erkek Belirtmelidir ya da Sevişmeyi Başlatan Kadın Ahlaksızdır.

Hayır. Biri erkek diğeri kadın iki tarafın da istekle ve zevk alarak yaşadığı bir yaşantıyı, kadının istediğini söyleyerek başlatması, bir erkeğin başlatması kadar olağandır. Öte yandan pasif olarak eşinin / partnerinin dokunuşlarına kendini bırakan bir erkek ya da daha aktif davranan bir kadın hiç beklemedikleri kadar zevk alabilirler. Bu yanlış inanış kadını sadece eşinin / partnerinin istediği zaman, onu memnun etmek için ilişkiyi kabul etmeye kendini koşullandırmasına sebep olur.

  • Erkek veya Kadın Sevişmeye Hayır Diyemez.

Hayır. Sevişmenin reddedilmesi eşin / partnerin reddedilmesi anlamına gelmez. Karşılıklı tatmin edici bir cinsel ilişkinin olmazsa olmazı tarafların istekli oluşlarıdır. Erkek ya da kadın istemeden girdiği bir cinsel ilişkiden zevk alamaz ve aynı şekilde karşısındakine de zevk veremez. Bu yanlış inanış yüzünden eşlerinin / partnerlerinin cinsel ilişki taleplerini, istemedikleri halde kabul etmek durumunda hisseden kimseler bir süre sonra cinsel arzularını ve hazlarını kaybedebilirler.

  • Her Erkek Her Kadına Nasıl Zevk Vereceğini Bilmelidir.

Hayır. Cinsel haz, herkes için geçerli, değişmez kurallar çerçevesinde yaşanan bir durum değildir. Herkes için her cinsel ilişkide haz almanın yolları ve derecesi değişkenlik gösterir. Özellikle kadınlar için cinsel ilişkiden daha çok haz almak kadının da aktif olduğu bir öğrenme süreci gerektirir. Bu yanlış inanış, erkeğin sevişme biçimini ve tarzını sorgulamasına gerek kalmadığı mesajını verir. Ancak, eşinin yeterince zevk almadığını ve orgazm olmadığını öğrenen birçok erkek bu durumu çözümlenmesi gereken bir sorun olarak değil de kendi erkekliğinin, yetersizliğinin bir kanıtı olarak değerlendirebilmektedir.


  • Tüm Fiziksel Yakınlaşmalar Sevişmeyle Sonlanır.

Hayır. Fiziksel yakınlık; dokunmak, sarılmak, öpmek sadece cinsel ilişki isteğinin, sevişmenin değil aynı zamanda sevgi, şefkat ve sıcaklığın da ifadesidir. Bu yanlış inanış, eşlerin / partnerlerin birbirlerine temaslarını sınırlamakta, eşinin sadece sevgi ifadesi ile sokulduğu durumda erkek bazen ikisi de istemediği halde cinsel ilişkiye geçmek zorunda hissetmektedir.

  • Sevişmede Neyin Normal Olduğuna İlişkin Belirli ve Kesin Kurallar Vardır.

Hayır. Cinsel hayat, taraflardan herhangi birinin isteği ve rızası dışında olmamak koşulu (yani tarafların isteği ve rızası) ile, yaşayan herkesin mutlaka uyması ve/veya uymaması gereken kuralları, durulması, geçilmemesi gereken katı sınırları, çerçevesi olan bir hayat değildir. Kişiler istekleri ve rızaları doğrultusunda zaman zaman bu hayatın içine heyecan yaşamak, renk katmak, daha çok keyif almak adına bazı fantezileri, araçları, durumları sokabilirler. Bu yanlış inanış, birçok kişinin cinsel arzularını ve fantezilerini bastırmalarına ve ifade edememelerine yol açmakta, engellenmiş cinsel arzular yaşanan cinselliği ketleyici ya da alınan hazzın kalitesini düşürücü olmaktadır.

  • Sevişme Sırasında Erkek Cinsel Organında Sertleşme Kaybı Olması Sevişmeyi Sonlandırır.

Hayır. Cinsel ilişki, çevresel başka hiçbir uyaranın algılanmadığı, bilinçsizce bir yaşantı, uyarılma da (ereksiyon ya da vajinal ıslanma) bir kereye mahsus yaşanan bir durum değildir. Erkeğin ya da kadının cinsel ilişki sırasında ortamdaki pek çok etkenden ya da aklından geçen bir düşünce nedeni ile dikkati dağılabilir. Dikkatin dağılması, uyarılmanın ve uyarılma belirtilerinin (ereksiyon ya da vajinal ıslanma) ortadan kalkmasına neden olabilse de kişilerin cinsel arzusu varsa sevişmeye devam edildiğinde uyarılma tekrar sağlanabilir. Bu yanlış inanış, erkeğin ereksiyon kaybını bir felaket olarak algılamasına, bu da ereksiyonun cinsel ilişki sırasında tekrar sağlanamamasına neden olabilmektedir.

  • İyi Bir Sevişme Orgazmla Sonuçlanmalıdır.

Hayır. İyi sevişme, eşlerin / partnerlerin, istekle başlayarak karşılıklı haz alabilmelerine dayanır. Bununla birlikte orgazm yaşanır ya da yaşanmaz. Orgazmın yaşanmaması o ilişkiden haz alınmadığı, tatmin olunmadığı anlamına gelmez. Bu yanlış inanış eşlerin / partnerlerin ilişkinin başından itibaren orgazmın yaşanıp yaşanmayacağına odaklanmalarına, bu da yaşanan hazzın sürdürülememesine dolayısıyla orgazmın ulaşılamaz hale gelmesine neden olabilir.

  • Kadın Cinsel Birleşmeyle Orgazm Olmalıdır.

Hayır. Cinsel ilişki cinsel birleşmeden ibaret bir yaşantı, kadının cinsel ilişkide orgazm olmasının tek yolu da cinsel birleşme değildir. Kadın cinsel ilişki sırasında cinsel birleşme dışında, klitorisin (iç dudakların yukarı doğru birleştiği noktada yer alan yapı) uyarılmasını sağlayacak, oral seks, sürtünme ya da mastürbasyon yolu ile de orgazm olabilir. Bu yanlış inanış, cinsel birleşmeyle orgazm olamayan kadının kendisini eksik hissetmesine ve arayışa girmemesine sebep olmaktadır.

  • Güçlü Erkek Üst Üste Hiç Ara Vermeden Sevişebilir.

Hayır. Erkekler, nadir olguların dışında, boşaldıktan sonra, süresi kişiden kişiye ve kişinin hangi yaş diliminde olduğuna göre çok değişen bir çözülme evresine zorunlu olarak girerler. Bu dönem sona erene kadar uygun cinsel uyaran olsa da tekrar ereksiyon sağlayabilmeleri fizyolojik olarak olası değildir. Bu yanlış inanış erkeğin, bu çözülme evresini göz önüne almadan arka arkaya sevişememesini başarısızlık ve cinsel gücünün yetersizliği olarak algılayıp kaygılanmasına, bu kaygılı hal de zamanla ereksiyon problemlerinin ortaya çıkmasına neden olabilmektedir.

  • Sevişme Ancak Her İki Tarafın Birlikte Orgazm Olması İle Güzeldir.

Hayır. Kadın ve erkeğin cinsel ilişkide uyarılma şekillerinin ve sürelerinin birbirinden farklı olması, çiftin henüz ahenkli bir ilişki sağlayacak deneyimde olmaması, gebelikten korunma kaygısı v.b. gibi pek çok etken eşlerin / partnerlerin aynı anda orgazm olamamasına neden olabilmektedir. Ancak bu, yukarıda belirtildiği gibi tek başına kötü bir cinsel ilişkinin göstergesi olamaz. Bu yanlış inanış, her iki tarafta da performans endişesi yaratır, bu da orgazm taklitlerine, yetersizlik duygularına yol açabilir.

  • Mastürbasyon Kirli ve Zararlıdır.

Hayır. Mastürbasyon, kadın ya da erkek kişinin, sıklıkla erotik fantezilerle birlikte kendini uyararak artan cinsel gerilimine elverişli bir boşalma sağlamasıdır. Fiziksel ya da ruhsal hiçbir zararı yoktur. Bu yanlış inanış, cinsel isteğin ve bu isteğin gelişimsel olarak normal ve güvenli olan bu ifade biçiminin reddedilmesine yol açmaktadır.  

  • Cinsel İlişki Sırasında Mastürbasyon Yanlıştır.

Hayır. Eşlerin / partnerlerin ortak görüşüne bağlı olarak, cinsel hazzı arttırmak, orgazmı sağlamak adına, uygulanması son derece olağandır. Mastürbasyon, sürekliliği olan bir ilişki kurulduktan sonra bile eşin yokluğu veya hastalığı halinde, ona yakınlık duyulmadığında, hatta eşten bağımsız olarak sağlıklı bir cinsel eylem olarak hayat boyu sürebilir..

 Uzman Psikolog Alev Akdağ

Not: Bu yazı, Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneğinin, “Cinsel İşlev Bozuklukları Monograf Serisi – 1” ve “Cinsel Yaşam ve Sorunları” adlı kitapları kaynak alınarak yazılmıştır
Bloklar
 
 
 
Bugün 1 ziyaretçi (1 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol